Karaman’ın Ayrancı ilçesine bağlı yaklaşık 250 nufusun yaşadığı bir köydür. İlçeye 15 km. uzaklıktadır., 1300 metre rakımda olan köy torosların kuzey yamaçlarında yer almaktadır. Köyün kuzeyi ve güneyi sarp kayalıklarla çevrili bir vadi içerisinde dağınık bir şekilde kurulmuş olup, doğusunda Kıraman, batısı Ayrancı Merkez ve Buğdaylı, kuzeyinde Ağızboğaz, güneyinde Akpınar, Melikli ve Çat köyleri bulunmaktadır. Köyün hemen yanında yükselen kayalar içerisine oyulmuş ünlü Divle kalesi bulunmaktadır.
Dışarıdan bakıldığında ise irili ufaklı oyuklar, pencereler göze çarpmaktadır. Köylüler tarafından, kalenin su ihtiyacını karşılamak için dereye doğru inilen gizli bir tünel olduğu fakat bu tünelin zamanla kapandığı söylenmektedir. İbrahim Hakkı KONYALI, kalenin oluşmasında Etilerin, Romalıların, Bizanslıların, Ermenilerin, Selçukluların, Karamanoğullarının ve Osmanlıların emek harcadıklarını belirtmektedir. Kalenin Romalılar, özellikle de Bizanslılar tarafından faal olarak kullanıldığını söylemek mümkündür. Konya yöresine ait çeşitli salnamelerde kalenin faal olarak kullanıldığı belirtilmektedir. Divle Köprüsü, köyün ortasından geçen derenin üzerinde, köyün iki yakasını birleştirmektedir. Uzunluğu 52 metre, genişliği 4 metredir. Yapı, ana göz ve yanlarda iki göz şeklinde yapılmıştır. Korkulukları ise, büyük blok taşlarla örülmüştür. Kitabesi bulunmayan köprünün, Karamanoğulları döneminde yapıldığı düşünülmektedir. Günümüzde halen kullanılmaktadır. Divle’den Torosları aşarak Çukurova’ya inmek mümkün olduğundan, Haçlılar zamanında da önemli bir merkez ve uğrak yeri olmuştur. Divle özellikle Karamanoğulları döneminde çok önemli bir merkez olmuştur. Karamanoğlu Fahrettin Ahmet Bey’in burada yazları konaklamak amacıyla saray yaptırdığı söylenmektedir. Saraycık Yaylası mevkiinde saray kalıntıları ve örenler ile antik yerleşim kalıntıları bulunmaktadır. Buraya av köşkü yaptırdığı söylenmektedir.
Şikari’nin Karamanoğulları adlı eserinde14.yüzyılın ortalarında Karamanoğulları Beyi olan Karamanoğlu Fahrettin Ahmet Bey’in Divle’yi yaylak olarak kullandığı ve burada yazlık bir saray yaptırdığı kayıtlıdır. Yine Fatih Sultan Mehmet’in iki oğlundan biri olan Cem Sultan’ın taht kavgası için kardeşi II. Bayezit’le savaşıp mağlup olduktan sonra Rodos’a kaçarken Divle’deki bu sarayda 2 yıl kadar saklandığı bildirilmektedir (Konyalı,1970).
Divle kalesinin Hz.İsa’nın havarilerinden St. Paul tarafından, Hıristiyanlığa geçirilen ilk Hıristiyanlar tarafından oyulduğu sanılmaktadır. Kale, bir apartmanı andırır şekilde, çok katlıdır. Kale içindeki yerleşim, mağaralar içinde ve toplu mesken şeklinde planlanmış ve yapılmıştır. Mağaralar içinde dar ve küçük kapılarla birbirine bağlanan odalar ve geniş salonlar yer almaktadır. Kale, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar zamanında, aktif olarak kullanılmıştır. Kale önünde ise, harabe yani yıkık halde, bir kilise, bir medrese, bir mescit ve bunların önünde ise çeşitli mezarlıklar bulunmaktadır
Divle köyünde yaşayanlar Tarım ve Hayvancılık ile uğraşmaktadırlar. Köy dere içinde olması nedeni ile sulu arazisi azdır. Kıraç arazilerde Arpa, fiğ ve yulaf tarımı yapılmaktadır. Sulu arazilerde Buğday, Mısır, Yonca ekilmekte ve Meyvecilik yapılmaktadır. Meyvecilikte Ayrancı ve çevresine özgü Türkiyenin en lezzetli kayısısı olan Tokaloğu kayısı ve Sarı kiraz yetiştirilmektedir.
Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Büyükbaş hayvanlardan elde edilen sütler Kıraman köyü ile birlikte kurulmuş olan kooperatif aracılığı ile satılmakta, küçükbaş hayvanlardan elde edilen sütler ise başta Divle obruk peyniri olmak üzere Tereyağı ve yoğurt yapımında kullanılmaktadır.